12 Eylül 2012 Çarşamba

Ölülere Denemeler

Polyus Nedostupnosti'dekiler* anladı beni. Bir de çocukluğumun geçtiği o yerde anlaşıldım en iyi. Burası Heybeliada'nın tepesinde, ormanın içinde bulunun bir yatırdan ibaret. İki salıncağı vardı. Şimdi bir tanesi kayıp, diğeri yalnız. Küçükken hep burada tek odalı, kendime ait, yalnız yaşamak istediğim bir evim olsun isterdim. Hep yapmaya çalıştım. Çok zor olsada yaptığım olmuştur hani. Bakkaldan aldığım gazozu en huzurlu içtiğim, kendime ait yer. Ertesi gün yıkılmadığını görmedim hiç. Her defasında yeniden yapmaya çalıştım. Büyüdüğümde pes ettim... Sonraları sadece kabuslarımda o yatıra çağırıldığımı gördüm ara sıra. Hiç gitmeye cesaret edemedim. Bugün onu kırdım. Yıllarca çift olduğunu bildiğim salıncak tek kalmış. Acıyla gülümsedim, gülümsememi kırdım. Küçükken sağdaki salıncakta sallanmak için kavga ettiğim arkadaşlarım vardı benim. Aldım onlarıda kırdım. Bir o sağdaki salıncak kaldı işte bana. Ölülere saygı duyduğumdan hiç sesimi yükseltmedim bu gece. İçimden konuştum, içimi kırdım.

Kısaca:
Vücutlarında, beyinlerinde kal-leşlik üreten, yaşayan o leşleri en iyi ölülere anlattığım yerdeyim. En çok onların anladığını, dinlediğini biliyorum bu gecemde. Bu yüzden insanların yaşamadığı kendi dünyamdayım yıllar sonra...

İnsanlar gider, insanlar unutur, insanlar vazgeçer.
Eee bende insanım.

Şimdi evimdeyim, kıramadığım.


*Erişilmez Kutup: Aslında hiç gitmediğim, insanların yaşamadığı o soğuk yer... Eksilerde, eskilerde.