3 Aralık 2012 Pazartesi

Benim Adım Eleni

Benim adım Eleni
en mavi akan damarlarımla
susuyorum kanıma işte
susadıkça,susuyorum
derin bir lahitte keskin bir koku;
sessizlik -olduğunca keskin-
şimdilerde Aralık ıslanıyor

Yağmur en güzel buselerini sunuyor makamıma
Bahriye Bayırı'nda
-merdivenlerinden gökyüzüne ebru sanatı işlenmiş sokak-
benim adım eleni,
pazartesinden pazar'a

11.12.2011

3 Kasım 2012 Cumartesi

Kalancho

Hiç saksıda çiçek -büyütemedim.
soluyor;
ya çok su veriyorum,
ya çok susuyorum.
kırmızı kalanchoem vardı;
çok sevdim 
çok kuruttum.
mor menekşem hiç olmadı lakin.
içimde büyüttüm,
solduramadım.

24 Ekim 2012 Çarşamba

Vera


Vera da salyangoz besleyecek.
Bir iki dakikalığına parka gidecek
ve döndüğünde onu orada bulacak
- tüm saflığıyla elham okuyacak-
Vera çimlerin rengini içine çekecek.
ben oksijene son tanık...
Vera, bayramda tüm apartmanın zillerini çalacak
hepsi birden otomatiğe basacak...
Vera susacak arkasını dönecek
o apartmana girmeyecek.
Vera, vapura binecek.
Paşabahçeyi, Fenerbahçeyi bilmeyecek.
Üst güvertede bir Yorgo amca olacak
onu hep bilecek.
-Vera siyahı boyayacak,
maviyi demleyecek.

Ben oksijene son tanık, onu içime çekeceğim
martıları gökyüzüne

Ağustos 2012

12 Eylül 2012 Çarşamba

Ölülere Denemeler

Polyus Nedostupnosti'dekiler* anladı beni. Bir de çocukluğumun geçtiği o yerde anlaşıldım en iyi. Burası Heybeliada'nın tepesinde, ormanın içinde bulunun bir yatırdan ibaret. İki salıncağı vardı. Şimdi bir tanesi kayıp, diğeri yalnız. Küçükken hep burada tek odalı, kendime ait, yalnız yaşamak istediğim bir evim olsun isterdim. Hep yapmaya çalıştım. Çok zor olsada yaptığım olmuştur hani. Bakkaldan aldığım gazozu en huzurlu içtiğim, kendime ait yer. Ertesi gün yıkılmadığını görmedim hiç. Her defasında yeniden yapmaya çalıştım. Büyüdüğümde pes ettim... Sonraları sadece kabuslarımda o yatıra çağırıldığımı gördüm ara sıra. Hiç gitmeye cesaret edemedim. Bugün onu kırdım. Yıllarca çift olduğunu bildiğim salıncak tek kalmış. Acıyla gülümsedim, gülümsememi kırdım. Küçükken sağdaki salıncakta sallanmak için kavga ettiğim arkadaşlarım vardı benim. Aldım onlarıda kırdım. Bir o sağdaki salıncak kaldı işte bana. Ölülere saygı duyduğumdan hiç sesimi yükseltmedim bu gece. İçimden konuştum, içimi kırdım.

Kısaca:
Vücutlarında, beyinlerinde kal-leşlik üreten, yaşayan o leşleri en iyi ölülere anlattığım yerdeyim. En çok onların anladığını, dinlediğini biliyorum bu gecemde. Bu yüzden insanların yaşamadığı kendi dünyamdayım yıllar sonra...

İnsanlar gider, insanlar unutur, insanlar vazgeçer.
Eee bende insanım.

Şimdi evimdeyim, kıramadığım.


*Erişilmez Kutup: Aslında hiç gitmediğim, insanların yaşamadığı o soğuk yer... Eksilerde, eskilerde.

15 Ağustos 2012 Çarşamba

Karaköy Bende Bir Bulut


İnsan saklanmak ister çocukluğundan kalma bir alışkanlıkla bazen.Bazen rengini kaybeder ve yürümek,sevdiğin sokakların duvarlarını okumak,sorular sorup kendi kendine cevaplamak .-Deniz misin liman mı?- ister. uzun cümleler kurmak imgesi kırmızı tabelaların.Karaköy ortasında kafeinden ölmek üzere kalabilirim.Beni bu şekilde bulursanız morumu alın yeşile çalın.Arnavut kaldırımı yine çocukluğumdan kalan bir sevecenlik.-Evimin önü,Nurten anneannemin(komşum) ölmeden önceki nasihatları saklı her birinin altında.yorgun fakat yaşıyor.Hiçlikten uzaklaşarak-
Kırkbinotuzdört insan geçiyor,hiç biri Karaköy'ü anlamıyor,duymuyor.
halbuki hep bir şeyler konuşur,anlatır,ağlar yada mesela şuh kahkalar atar.
Karaköy bende bir bulut, çocukluğumda betimlediğim...

Karaköy

Google-Türkiye'den Mahir Erkan...



Mahir Erkan,Vistilef Reklam ve Medya Akademisi Yaz Atölyesi'nde , "Google dünyasını,somut sanal hizmetleri ve Google reklamlarının altyapısını" anlattı.




1 Ağustos 2012 Çarşamba

Altan Erkekli, İstanbul Üniversitesi-İletişim Fakültesi'nde...



31 Temmuz 2012'de Altan Erkekli'nin yönettiği  "Dizi Film Tiyatro ve Televizyon" oturumu .

Fotoğraflar: Said Nursi ER